Bir Yazılımcının Facebook’a Feryadı



Facebook platformu üzerinden uygulama geliştiren saygın, genç bir yazılımcı, Facebook tarafından toplantıya çağırılıp, iş teklifi alıp, teklife sinirlenip, toplantıdan bir buçuk ay sonra Mark Zuckerberg’e açık mektup yazarsa, bu adama ne denir?
A- Haklı
B- Şımarık
C- Tribünlere Oynayan
D- Hepsi
E- Hiçbiri
İşte yazılımcı camiası şu an Dalton Caldwell’in deneyimi üzerinden, başka platformlar için kod yazmayı iş edinenlerin dertlerini tartışıyor. Kimilerine göre sosyal ağların “ya benimsin ya kara toprağın” tutumu, yetenekli yazılımcıları uzaklaştırıyor. Platformlar, onların üzerinden hizmet sunanların fikirlerini almayı veya çalmayı denemesi, geri döndürülemez bir güven kaybı yaratıyor. Kimilerine göreyse, Facebook daha ne yapsın?


Caldwell’in Zuckerberg’e yazdığı samimiyetten uzak ve muğlak mektup, olayın derinliğini kavramayı kolaylaştırmıyor. Ama samimiyetsizlik, görünüşe göre ürününü tanıtma kisvesi altında Caldwell’i çağıran Facebook tarafında başlıyor. Çünkü toplantıya katılan Facebook üst düzey yöneticileri, görünüşe göre iOS için geliştirilen uygulamanın ne yaptığını gayet iyi biliyor; hatta bunun yılda bir milyar dolar reklam getiri getirmesi beklenen yeni App Center ile yarışacağını da biliyorlar. O yüzden, iyi bir üne sahip Caldwell’e iş öneriyorlar.
Aldığı teklifle bir anda şaşkına dönen Caldwell, ekibini ve ürününü geliştirmek veya almak isteyenlerle belki bunu ayrıca konuşabileceğini, ama emeklerini çöpe atıp App Center’ı geliştirmek adına Facebook’a girmeyeceğini söylüyor. Buluşma giderek gerilmeye başlıyor ve Caldwell detay vermese de, Facebook yöneticilerinin giderek daha küstah ve sert, hatta tehditkar konuştuğunu iddia ediyor. Bunun bir Facebook politikası olduğunu, bu tür hareketlere maruz kalan tek yazılımcı olmadığını da ekliyor.
Yazılım piyasası, satın alınıp hemen gömülen ve yetenekli ekibi başka projelere aktarılan hizmetlerle dolu. Yakın tarihte, müşterilerinin çok memnun olduğu, bildiğimiz kadarıyla işleri gayet iyi giden Sparrow, Google tarafından alındı ve kapatıldı. Yani onu o seviyeye getiren sevenlerine güzel bir kazık attı. Öte yandan, Twitter’ın yeni kullanıma sunduğu $ cashtag hizmetinin bir benzeri, StockTwits tarafından uzun süredir yapılıyordu. Yani Twitter, kendi platformunda yazılım yapanlara kuruş koklatmadan fikirlerini istediği zaman çalabileceği sinyalini (tekrar) verdi. İşin üçüncü bir boyutu ise Facebook’un Instagram’ı alışında görülebiliyor. Instagram, ekibi ve ürününe zarar gelmeden, kendi çizgisinde ilerlemeye devam edecek gibi görünüyor.
Caldwell’in duruşu, kullanıcıyı veya yazılımcıyı kazıklayan hamlelerden çok, hizmet akışının satın almadan etkilenmediği modelleri destekliyor. Geleceğin sosyal platformlarının bir medya şirketinden ziyade, bir altyapı hizmeti gibi işleyeceğini iddia ediyor. Halka açılmanın ve reklam hırsının, Facebook’a sosyal bir araç olduğunu unutturduğunu da Mark’a şikayetleri arasına ekliyor.
Siz ne düşünüyorsunuz? Desteklediğiniz bir program, sizin de katkınızla ünlendikten sonra sizi satarsa, tebrik mi edersiniz, küfür mü? Daha kullanıcısı bile olmayan programınızı piyasaya çıkarmamanız için dev bir firma sizi satın almaya çalışsa, mutlu mu olursunuz, gıcık mı? Peki dev bir firma olarak, özelliklerini kopyalayıp yokolmaya mahkum edebileceğiniz bir hizmetin sahibine iş teklif edip, yerin dibine sokulursanız nasıl hissedersiniz? Mantar gibi üreyip yok olan hizmetler çağında, o hizmeti var etmek için çalışanlar, o hizmetle aynı hizmeti vermek isteyen daha büyük hizmetler, o hizmete güvenip para ve emek yatıran kullanıcıların hepsini mutlu edecek bir çözüm var mı? Yorumlarınızı bekliyoruz.

0 yorum: